Artık bayramlarımız Bursa'nın şanına yakaşır şekilde kutlanacak
Değerli mücadele arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi'nin cevherinde yatan halkçılıktır. Halkçılık olmadan Cumhuriyet Halk Partisi olmaz. Bunun için, 47 yıl aradan sonra kazandığımız Bursa’da ve kazandığımız ilçelerimizde halkçı uygulamaları hemen hayata geçirmeye başladık. Gururla görüyoruz ki, ülkemizin içinden geçtiği bu karanlık ortamda, Bursa’da, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarımız, yaptıkları ile halkımıza umut oluyor. Bundan sonra sosyal ve halkçı belediyecilik anlayışımızı daha da güçlendirerek yola devam edeceğiz
Tüm bunların yanında, temel değerlerimize karşı yürütülen bilinçli saldırılara da son verdik. Artık milli bayramlarımız Cumhuriyet şehri Bursamızda, şanına yakışır şekilde kutlanıyor. Bugün Bursa'da Nazım Hikmet’e küfreden bir büyükşehir belediye başkanı yok. Göreve geldiği gibi, 2024 yılını Nazım Hikmet yılı ilan eden bir büyükşehir belediye başkanımız var.
Özgüvenli seçim çalışması yürüttük
Değerli dostlar. Bizler Bursa'da kimsenin görmediği özgüvenli bir seçim çalışması yürüttük. Gittiğimiz her köyde, her mahallede, “Bursa'yı Nilüfer gibi yapacağız” dedik. Mudanya’yı ve Gemlik'i örnek gösterdik. Rakibimiz bir kez dahi, 13 yıl belediye başkanlığı yaptığı ilçenin adını ağzına alamadı. Cumhuriyet Halk Partili olmak çıktığı yolda kararlı olmak, halka hizmet etmek ve yaptığı işten emin olmak demektir. Göreceksiniz. Bundan sonraki seçimde; Büyükşehir’i, Osmangazi’yi, Nilüfer’i, Gemlik’i, Mudanya’yı, Mustafakemalpaşa’yı, Harmancık'ı göğsümüzü gere gere örnek gösterip, Bursa'nın tüm ilçelerinde altı oklu şanlı bayrağı dalgalandıracağız.
Değerli dostlar bugün aynı zamanda büyük şair Attila İlhan'ın doğum günü. “Bunca yıl sönmemiş umudum.
Nisan değilse Mayıs, Perşembe değilse Pazar” diyordu büyük usta. Yoldaşlarım, Bizlerin umudu hiçbir zaman sönmedi ve sönmeyecek Türkiye’yi aydınlık yarınlara çıkarana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Dün olmadı ama yarın elbette olacak. Bugün bayramın arifesindeyiz. Ama hiç kimse unutmasın ki aynı zamanda genel iktidarın da arifesindeyiz. İnanın başaracağız! Mutlaka başaracağız! Yarınları birlikte kuracağız!
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey;
"Dünyanın tüm coğrafyalarında savaşların olmadığı, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü insan haklarının ihlal edilmediği dünyanın çeşitli bölgelerinde ve Gazze'de yaşanan dramı ve katliamları kınıyor bir an önce son bulmasını diliyorum. Bursa'da 31 Mart akşamı başlattığımız gülümseme yolculuğumuz hız kesmeden devam ediyor. Hedefimiz net, rotamız belli. Yol haritamız zaten belliydi. Şimdi daha da netleşti. Şimdi adım adım ince işçilik zamanı. Bursa'mızın bu zamanı yeşiliyle, Altyapı ve üstyapısı ile kültür ve sanatı ile tarihi dokusuyla ama en önemlisi de güzel insanları ile daha yaşanabilir bir kent yapacağız. Bunu hep birlikte başaracağız. İnsanı öncelemeyen hiçbir projenin içinde de olmayacağız. Önce insan diyoruz biz. Çünkü hedefimiz kentimizi hak ettiği yere taşırken hemşehrilerimizin de yüzlerinin güldüğünü görmek. Bunun için hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesin hizmetlerden eşit şekilde yararlanması ilkesi ile çalışmalarımızı başlattık. Mazbatamızı alır almaz yeniden yeşil Bursa için ilk tohumları ektik, ekmeğe de devam ediyoruz. Göreceksiniz Bursa'mızın güzel insanları, bu şehrin anayasası diye tabir ettiğimiz bir bölü yüz binlik planla birlikte kent anayasasını hep birlikte oluşturacağız. Gerçekten bu konuda Bursa, Türkiye'de örnek bir kent olacaktır. Daha planlı, daha yaşanabilir bir Bursa'yı hep beraber inşaa edeceğiz. Tarihiyle, turizmiyle, tarımıyla Bursa'yı dünya kentleri ile yarışır hale getirmek boynumuzun borcudur.
Bunu yaparken tıpkı ihtiyaç sahibi emeklilerimize ve ihtiyaç sahiplerine olduğu gibi bu bayrama dönük dağıttığımız destek çekleri gibi ki burada bir parantez açmak istiyorum. Bazı emeklilerimiz alamadığından dolayı tek tük de olsa geri bildirim yapıyorlar. Bakanlığın yasanın kriterleri var. O kriterler çerçevesinde gerçek ihtiyaç sahibi emeklilerimize buradan veriyoruz. Yani daha önce dağıtılanlar gibi değil, sokakta dağıtılanlar gibi değil. Bu emeklilerimize de ihtiyaç sahiplerine gerçekten kriterleren uyan kişilere vereceğiz. Onun için bundan böyle de hak edene vereceğiz. Yani hak sahibi alacak bu destekleri. Bunu daha önce de dile getirmiştik. Bir kez daha burada dile getirmeyi de bir görev biliyoruz. Bu anlamda destek çeklerinin verileceği kriterler bellidir. Bu kriterler çerçevesinde de biz her ihtiyaç sahibine ulaşacağız. Ötekileştirmeden, kimliğine, kişiliğine, sıfatına, siyasetine bakmadan yapacağız bunu. Bizim anlayışımız bu. Bunu da ancak ve ancak biz yaparız. Tabii ki bu desteklerimiz devam edecek. Sosyal desteklerimiz olacak. Şimdi tarıma destekler hazırlanıyor. Onlar da devam edecek. Onları da yapacağız. Kadınları öğrencilerimizi, işsizlerimizi, emeklilerimizi asla unutmayacağız."
Sorunları Biz Çözeriz
"Bu gece 12'den itibaren 4 gün boyunca ulaşım ücretsiz. Bugün yine Bursalı vatandaşlarımız mezarlık ziyaretlerinde yine ücretsiz olarak otobüsleri kullanacaklar. Birçok sosyal hizmeti, kültürel hizmeti ama bunun yanında gerçekten sorun olan işlerin çözümü noktasında da varız. Ulaşım, deprem sorunlarımız var. Bunlarla ilgili hazırlıklarımız son sürat devam ediyor. Çünkü sorun varsa biz çözümlerle geliyoruz dedik. Biz çözeriz çözeceğiz der. Bursalılar sosyal belediyeciliğin ne olduğunu şimdi farkına varmaya başladılar. Adil ve eşit bir anlayışla nasıl belediyecilik sunulduğunu şimdi farkına varmaya başladılar. Çünkü Bursalılar bunu için yıllarca bekledi ve sonunda fırsat geldi. İşte o fırsat sadece Bursa için mi geldi? Hayır. İşte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanımız Ekrem İmamoğlu. İşte Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Tarihi Kentler Birliği belediye başkanımız Mansur Yavaş. İşte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Cemil Tugay. İşte Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız ve aynı zamanda Türkiye Yağlı Güreşler Federasyonu Başkanı Ahmet Akın. Başarılara imza atan Büyükşehir belediye başkanlarımız, il belediye başkanlarımız, ilçe belediye başkanlarımız, belde belediye başkanlarımız gerçekten örneklerimizi çoğaltabiliriz."
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde sosyal belediyecilik ve insan öncelikli belediyecilikte yurdun dört bir yanında gerçekten bu anlayışı yayan belediyelerdir. Bundan emin olun. Bu fırsat sadece yönettiğimiz şehirleri değil tüm Türkiye'yi gülümsetme fırsatıdır. Bunu yapacak gücümüz de var. Bilgimiz, birikimimiz de var. Her şeyden önce birlikteliğimizden ve dayanışmamızdan güç aldığımızı ve bu gücü de sevgiyi de hemşehrilerimizden aldığımızı ve bunu yayarak devam ettiğimizi de bilmemiz gerekiyor. Sevgili dostlar sevgili Bursalılar, sevgili hemşehrilerim Kurban Bayramı'nızı kutluyor, sağlık, huzur içerisinde geçirmenizi diliyorum. " dedi.
Bursa CHP Milletvekili Orhan Sarıbal;
"20 yıldan fazladır AKP iktidarının zulmüyle baş başa olan Bursa bugün nefes almaktadır. Belediye başkanlarımızın da yükü ağırdır. Bir tarafta toplumun birikmiş, büyümüş onlarca sorunu bir taraftan ülkede ekonomik kayyumu gören Mehmet Şimşek'in dayattığı IMF programı ve nereden bakarsanız bakın belediyelerimizi kısıtlayan, zora sokan ekonomik koşullar bir cepheyi kazanmış görmüyoruz. Bütününe baktığımızda ekonomi, adalet, insan hakları, demokrasi, gençlerin sorunları, kadınların sorunları, eğitim, bütün bunlara baktığımızda birçok birikmiş, bırakın çözülmesi, daha da çözüm düzmeye doğru giden bir tarihsel süreci yaşıyoruz. Bir taraftan normalleşme, yumuşama anlayışıyla toplantılar yapılmakta, öbür tarafta iktidar kendi normalini hayatta tutmaya devam etmektedir. Kayyumlarla halkın iradesine müdahale etmektedir açık bir şekilde. Ortaya koyduğu savaş yönetmeliğiyle adeta elinde ne noksanmışsa onları gideren yeni bir yönetmeliği devreye sokmuş durumdadır. Gezi direnişi çocuklarına Kobani duruşmasının siyasilerine ve bütün bu hayatın içerisinde adaletsizliği en üst noktada hayata geçirmeye devam etmektedir. Yani aslında saray kendi normalini yeniden gözden geçirerek hayatın içinde tutmaktadır. Milli eğitim çocuklarınıza açık bir şekilde önce imam hatip okullarını kurdular olmadı. Yeterli kaydı alamadılar. Yeterli miktarda vergi toplayamadılar. O zaman başka bir şey yapalım dediler. Yüzyılın muhalif programı olarak yeni bir program ortaya koydular olmadı. Biz okulları imam hatip adına adlandırdık. Ama toplumu imam hatipleştiremedik. Şimdi topyekun bütün eğitimi imam hatipleştirelim diye yönetmeliğini devreye soktular. Uygulamaya çalışıyorlar ve uyguluyorlar. Bir tarafta normalleşme diyerek zaman kaybederken bir taraftan iktidar elini ardına koymadan aslında çok ağır, çok önemli, hepimizin üzerine düşülmesi gereken konuları soktular. Buna hep birlikte itiraz etmek zorundayız. Yetmedi bizim can dostlarımız olan yaşayan hayvanlarımız için katliam kanunu getiriyorlar. Çünkü vicdan yoksa onun gözünde ne insanlığın, ne başka canlının çok fazla önemi olmaz. Biz Anadolu insanlarıyız. Anadolu'da çobanlık yaparken, Anadolu'da gezerken sokaklarda ve hayatın her alanında başka canlar ve başka vahşi yaratıklar üzerinden kendimizi can dostlarımızla bugün onların katliam haline getirilmesini hiçbirimiz kabul edemeyiz. 20 yıllık iktidar yapmadığı görevleri hayata geçirmediği uygulamaları bugün toplumun karşısında gelip sorunların bir kaynağı olarak görmekte ve hayvan katliamına müsaade etmektedir. Bunu da açık bir şekilde reddettiğimizin söylemekte yarar vardır. Bir tarafta hayat öyle böyle devam ederken bir tarafta şu kapıdan gelen bütün arkadaşlarımın çok büyük bir kısmının çocuklarının işsizliği üzerinden buraya geliyor olması hepimizin gerçekten canını sıkan, canını üzen bir mekanizmadır."
Bu Ceberrut düzeni yıkmalıyız
"Çözümünün kaynağı sadece yerel yönetimlerde değildir. Çünkü bütününe bakmak lazım. Kaynak ne yazık ki 85 milyon. Bu Cebberut saray iktidarı ve onun kurmayları. Dışarıdan buraya atanan kayyum, bakan ne yazık ki bütün bugüne kadar uygulanan ekonomik sorunların bedelini çiftçiye, esnafa, köylüye, öğretmene ne varsa elinde, herkese ödetmek istemektedir. O yüzden tek tek bir bir hepimizin sorumlulukları var. Bu daha yolun başı. Diğer cepheler de var. O cepheleri de hep birlikte almak zorundayız. Dayanışmayla, ayrışmayarak, yan yana durarak başka çaremiz yok. Uzun zamandır iktidar toplumu kendi içerisinde, parsel parsel dönerek bu hale geldi. Bugün yaşadığımız tarihsel süreç bizi daha dayanışmacı bir kültüre doğru sürüklemektedir. Çünkü biz yan yana duramazsak, biz beraber olamazsak, biz güçlerimizi birleştiremezsek organize olmuş kötülük hemen yanı başımızda beklemektedir. Her şeyin farkındayız. Kadınların sorunlarının farkındayız. Köylülerin sorununun farkındayız. İşçilerin sorununun farkındayız. Çay mitingi yaptık bir hafta önce. Dün Trakya'da buğday mitingi yaptık. Kim için? Neden? İktidar bunları bilmiyor mu? Elbette biliyor. Çünkü onların derdi bu ülkenin çiftçisi değil. Onların derdi bu ülkenin 85 milyon insanının gıda güvencesi değil. Onların derdi hala geri ne varsa yağmalayıp, talan edip, peşkeş çekip kendilerinin ve yandaşlarının cebine doldurmak. Bakınız her yerde bir ceberrut baskı düzeni devam etmektedir. Üniversite öğrencileri, 1 Mayıs 2024 tarihinden bu yana gözaltındalar. Kafamızı kaldırıp çevrenize bakıp düşünme zamanıdır. Zor günler yaşıyoruz. Biliyorum sıkıntılarımızı, dertlerinizi biliyorum. Ama bizim bizden başka dostumuz yok. Bizim bizden başka mücadele edebileceğimiz bir çevremiz yok. O yüzden değerli dostlarım beraber olarak, birlikte olarak, bütüncük olarak isterim, çok kıymetli bir şekilde de gönülden bir bayram kutlaması yapayım diyorum ama yapamıyorum. Çünkü çok sorun var. Çünkü çok dert var. Çünkü çok sıkıntı var. Bütün bu sıkıntıları elbette aşabilmenin yolu merkezi iktidarı alıp bu ceberut düzeni değiştirmektir. Düzen değişmezse değerli dostlarım, ortak olmak, kişileri değiştirmek, adam değiştirmekle olmaz. Bir gerçek yurtsever insanlar olacak. İki, dürüst olacak. Üç, liyakatli olacak. Elbette bütün bunlar için bu düzeni yıkacak bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Bunu sağlayabiliriz. Bu mümkün. Hep beraber buradan başlayarak bu ceberrut düzeni yıkabilmek için elimizden gelen bütün çabayı vereceğiz. Hepinize en derin dayanışma ve dostluk duygularımla selamlıyorum. Bayramınızı tekrar, canı gönülden kutluyorum." dedi.
Bursa CHP Milletvekili Hasan Öztürk;
"Hepiniz hoş geldiniz Tabii yirmi yıllık iktidarın dev gibi sorunlarını milletvekilimiz anlattı. bir Nisan sabahı itibariyle Bursa'da güzel şeyler olmaya başladığını hep birlikte bayramlaşmalarımızda da görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş değerlerinin yavaş yavaş fabrika ayarlarına dönmeye başlamanın ilk adımlarını, milli bayramlarımızla atmaya başladık. Türkiye Cumhuriyeti'nin güneşi doğmaya başlamıştır. Şimdi bize düşen o güneşi, Türkiye ittifakıyla hep birlikte yerel yönetimlerde elde ettiğimiz başarıyla güneşi ülkenin tepesine çıkartmak ve bu altı okun aydınlığıyla seksen beş milyonu aydınlatarak iktidarın yarattığı bu problemleri yavaş yavaş ama az zamanda çok önemli işler yaparak çözmektir. Bunun için bu mücadele yerel yönetimlerle başlamış ve bu birlikteliği yerel yönetimlerden aldığımız güçle, partimiz içerisindeki birlikteliği güçlendirmek, bir insan dahi azalmadan yozlaşmış, ceberut iktidara karşı Türkiye'nin tüm noktalarında mücadele edeceğiz.Ekonomiden daha önemlisi aslolan milletin yozlaşmasında temel adımlar alarak Milli Eğitim müfredatında en son uygulamaya başladı. Bu maarif modelinin karşısında durmalıyız. Unutmamak lazım ki sekiz yüz yıllık Endülüs Devletini de altı yüz yıllık Osmanlı'yı da medrese taassubu yıkmıştır. Buna müsaade edemeyiz. Çünkü bundaki amaç bellidir. Bunun amacı Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaktır. Dolayısıyla bu bilinçle hata yapabiliriz ama yanlış yapma lüksümüz yok. Milletin omuzlarımıza yüklediği yük ağırdır. Dolayısıyla ortak akıl ile birlikte yönetişimle yerelden iktidara giden yolu inşa etmek zorundayız. John Dalberg’in dediği gibi güç yozlaştırır. Mutlak güç mutlaka yozlaştırır. Bugün sarayın ve gücü kentinde görenlerin yozlaştırdığı, geriye ittiği bir Türkiye Cumhuriyeti'ndeyiz. Dolayısıyla yirmi yılın sorunları önümüzde ama bundan korkmuyoruz. bunu çözebilecek iki mavi gözün ışığında ona inanan büyük bir Cumhuriyet Halk Partisi ailesi var. Ailemizi küçültmemeli ve çoğaltarak güçlenerek yeniden bu cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye ittifakında buluşmak ve cumhuriyetin ikinci yüzyılını, cumhuriyetin değerleriyle çocuklarımızdan başlayarak gençlerimizin umudunu ülkelerine bağlılığını ve bu vatan için mücadelelerini sağlamak zorundayız. Bugün ülkenin çocukları, ülkenin gençleri Türkiye'den umudunu kesmiş ve yaşamlarının kalan kısımlarını farklı ülkelerde hayal ediyorlar. Peki biz nasıl bir ülkedeyiz? Türkiye Cumhuriyeti, belki de dünyanın en güzel ülkesi. Dünyanın en güçlü medeniyetlerinin, zamanın en güçlü ülkelerinin ve imparatorluklarının doğduğu bir ülkede yaşıyoruz biz. Atadan, babadan zenginiz. Tarih, kültür, gastronomi, medeniyet ne ararsan Anadolu'da ve o toplumların insanları da bugün aramızda. İşte böyle güzel bir ülkeyi, böyle bir noktaya taşıyan tek şey, kötü yönetim ve bu milletin milli ve manevi duyguları üzerinden yapılan yanlış siyasettir. Ekonomi çok kötü. Para yok. Bakın her türlü iktisadi krizler aşılmış. ama yozlaşan toplumun kurtuluşu kolay olmaz. Geri dönüşü çok mümkün olmaz. Ve çok ağır bedelleri olur. Bu dünyanın en güzel ülkesi için bedel ödeyen bu insanların. böyle yönetimden kurtulması için mücadelemiz, bilim ve aydınlık olmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'yi kurduğunda ana bir hedefi vardı, uygar bir toplum yaratmak, uygar bir ülkeyi inşa etmekti. Problemler için var gücümüzle çalışacağız ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı okunun doğan güneşini hep birlikte göklere çıkararak. Seksen beş milyonu altı okunu hep birlikte güzel günlere ülkemizi taşıma dileğiyle, Kurban Bayramı'nızı tekrar kutluyorum.“ dedi.